Değerli okurlarım, başarı konusundaki araştırma ve gözlemlerimi bu yazımda da paylaşmaya devam ediyorum.
Hayatını üstün performans göstermiş insanların nasıl başarılı olduklarını keşfetmeye adamış olan Anders Ericsson, kırk yılı aşkın çalışma sonuçlarını şöyle özetlemektedir: “Size çok açık bir şey söyleyebilirim ki, deha olarak tanımladığımız tüm insanların başarı hikayelerinin altında; çaba, azim, hedef odaklı çalışma ve hatalardan ders çıkarma özellikleri yatmaktadır. Herkesin hayran kaldığı tüm insanların üstün performanslarını bu özellikler açıklamaktadır.” Dünya eğitim bilimleri tarihinin kuşkusuz en popüler isimlerinden biri olan Benjamin Bloom’un da araştırma sonuçları Ericsson’un bulgularıyla örtüşmektedir.
Bloom, üstün başarı göstermiş piyano sanatçısı, heykeltıraş, olimpiyat yüzücüsü, dünya klasmanı tenis sporcuları, matematikçiler ve nöroloji uzmanlarını konu alan çalışmasında; birçoğunun çocukken dikkat çeken kimseler olmadığını ve ciddi çalışmaya başlamadan önce hiçbirinin üstün bir yeteneğe sahip olmadığını vurgulamıştır. Bu kişilerin gençlik çağlarının erken dönemlerinde bile onların gelecekte elde edilecekleri başarılar, var olan yeteneklerinden öngörülememiştir. Onları var eden şeyin devamlı çalışma arzusu ve kendilerini o işe adamaları olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Bloom, elli yıllık çalışma sonuçlarını, bu dünyada herhangi bir insanın öğrenebileceği şeyin bugünkü uygun öğrenme koşulları sağlanması halinde neredeyse tüm insanların öğrenebileceğini ifade ederek özetlemiştir.
Birbirinden çok farklı beceri alanlarına ilişkin başarıları “Kullan ya da kaybet.”, “Çaba varsa başarı vardır.” gibi mekanizmalarla açıklamak basit gibi görünebilir. Ancak gezegenimizin bütün çeşitliliği ortak uyarlanabilir mekanizmalardan inşa edilmiştir. Bizleri yaratan büyük kudret, kızılçamı gülden farklı yaratmış ama ikisine de fotosentez yoluyla büyüme kuralını vermiştir. Filler, amiplerden farklıdır ama ikisi de enerji yaratmak için aynı ATP mekanizmasını kullanmaktadır. Sporcuların, müzisyenlerin, ressamların, mühendislerin, doktorların, ekonomistlerin ve bilim insanlarının çok fazla ortak özellikleri yok gibi görünebilir ama hepsinin de yaptıkları şeyde daha iyi hâle gelmelerini sağlayan şey aynıdır. Çaba, azim ve hedef odaklı çalışmadır.
Bu yolla tüm beceriler keskinleştirilir. Bu durumu, en iyi şekilde açıkladığını düşündüğüm “KULLAN YA DA KAYBET” deyişi temel olarak beceri ve yeteneklerimizin doğru alıştırmalarla onları kullanarak geliştirdiğimizi ya da kullanmayarak kaybettiğimizi anlatmaktadır. Yani potansiyelimiz; çaba, azim ve alın teriyle açığa çıkabilir. Başarının istenen hedefe ulaşmak olduğu akla getirildiğinde ulaşmak istediğimiz hedefe giderken becerilerimizi adım adım geliştirmek, sinirsel devreleri bilemek ve gerçek anlamda zekâ ve yeteneğin şifresini çözmek bizim elimizdedir.
Tüm bu anlatılan araştırma ve düşüncelerden hareketle başarı konusunda gözümüzde büyüttüğümüz zekâ ve yetenek kavramına daha geniş pencereden bakmamız gerekebilir. Yavrularımızı başarıya götürecek temel etkilerin bizlerin elinde olan ve değiştirilebilen çaba, azim, kararlılık, umut, hedef odaklı alıştırma yapma, hatalardan ders çıkarma gibi karakter özelliklerimiz olduğunu bilmeliyiz. Başarıda asıl mesele, bir hedefe kilitlenip mektupla posta pulunun hikayesi gibi varacağınız noktaya kadar onunla ortak hareket etmemizdir. Çaba varsa başarı her daim var olacaktır.
Selamlar…
05.06.2024
Bayram ERDEN